Mehmet Perdeci – Kuzey Işıkları

Mehmet Perdeci – Kuzey Işıkları

Mehmet Perdeci – Kuzey Işıkları (Album)

Thrash Metal, Heavy Metal, Rock

İlk Dönem (1996 – 1997) : Metal müzikle dinleyici olarak geçirdiğim 4 yılın ardından artık bir gitar alıp bu işi kendim de yapmak istedim. Ama hep denildiği gibi o zamanın şartları şimdiki ile aynı değildi. Gitarlar, hele hele elektro gitarlar çok pahalı. Yoğun istekler sonucunda alınan “Lyon by Washburn” marka bir akustik gitarla müziğe başlayış. Bir süre gitar dersleri, sonrasında öğrenilen akorlarla çat pat bir şeyler çalmaya çalışma. Öğrenme konusunda çok hızlı ilerlediğimi hatta belki de 10 yıllık bir öğrenme sürecini 3-4 yılda katettiğimi düşünmüşümdür. Sonucunda ise hemen bir yıl sonrasında aldığım ilk elektro gitar olan “S.B. Heavy”. Akabinde de hemen grup kurma işleri. Bu işin tek başına olmayacağını biliyordum zaten.

Mortify (1997 – 1998) : İnternet kullanımının yeni yeni başladığı bu dönemde şimdiki gibi ilanlarla eleman bulunmuyordu. Anca birlikte müzik dinlediğimiz arkadaşlarımızı bir şekilde ikna edip onlara bir gitar aldırmak ve bu şekilde birlikte bir şeyler yapmanın yanında, geri dönüş almanın neredeyse imkansız olduğu diğer bir yöntem olan müzik mağazalarının vitrinlerine “grubumuza eleman arıyoruz” şeklinde ilanlar yapıştırmak revaçtaydı. Üstelik ilanlara cep telefonları olmadığı için ev telefonlarımızı yazıyorduk. Mortify ile Türkçe sözlü Thrash Metal yaptık. Sadece ve sadece benim yazdığım “Öleceksin” isimli bir parçamız vardı. Maddi imkanlardan dolayı çok fazla çalışma da yapamıyorduk. Neticesinde kısa süre içinde Mortify dağıldı. Geriye sadece basit bir Walkmanle stüdyoda kaydedilmiş kötü bir “Öleceksin” kaydı kaldı.

Drunks (1999-2000) : Bass gitar çalmaya heveslendiğim yılların başlamasıyla Drunks adlı alternatif rock grubuna bassçı olarak dahil oldum. Drunks’ın kendi besteleri yoktu ve kendilerine hedef olarak bar programı yapmayı seçen küçük hayalleri olan bir gruptu. Bu grupla bir yıl boyunca oldukça sıkı bir şekilde prova yaptık. Bush, Creed, Duman başta olmak üzere pek çok grubun parçalarını çaldık. Ama bir türlü ileriye dönük bir hamle gerçekleştiremedik. Hep yerimizde saydık. Hem bass gitar çalmam hem de aynı şarkıları amaçsızca tekrar tekrar çalmaktan sıkılan ben bir gelecek göremediğim için Drunks’tan ayrıldım.

T. D. T. (2000 – 2001) : T. D. T. bir senfonik metal grubuydu. Bassçı ararlarken bir şekilde yolumuz kesişti. Tekliflerini kabul ettim. Drunks’ta olduğu gibi tekdüze parçalar çalmayacağımızı biliyordum. T. D. T.’nin de kendi şarkıları yoktu ama Therion gibi sıkı grupların parçalarını coverlıyorlardı. Ama çalışmalarımız nedense hep sancılı oluyordu. Bunda maddi imkansızlıklar da ön plandaydı. Sonuçta benim bir işim vardı ama diğer arkadaşlar öğrencilerdi ve kimi zaman ev kiralarını bile zor veriyorlardı. O zaman anladım ki bu ülkede bu iş gerçekten zor oluyor. Bir şeyler yapmak istiyorsunuz ama hep engeller çıkıyor karşınıza. Bu şekilde olmayacağını anlattım arkadaşlara ve ayrılmak zorunda kaldım.

Revolver (2001 – 2004) : Bir internet ilanı sonucunda arkadaşlarla tanıştım. Revolver diğer çaldığım gruplara göre benden önce belli bir aşama kaydetmiş, konserler vermiş ve bu işi ciddiye alan insanlardan oluşuyordu. Revolver’a eski görevim olan Ritm Gitar / Vokal olarak dahil oldum. Cover parçalar zaten hazırdı. Benim dahil olmamla birlikte de beste işine girdik. Çeşitli konserlerden sonra 2002 yılında “Spread Your Soul” adında bir de demo piyasaya sürdük. Türkiye çapında oldukça ses getirdik. Geçen 5 yıllık süre zarfında ilk defa istediğim gibi bir grupta çalıyordum. Kendi çalışma mekanımız bile vardı. Revolver’da çaldığım üç yıl şimdi baktığımda 10 yıl gibi geliyor. O kadar dolu dolu geçen yıllardı. Ne yazık ki 2004 yılında grup dağıldı. Bende artık grup müziği yapmanın bu ülkede çok zor olduğunu iyice anlamıştım.

One Man Project (2004 – 2012) : Artık kendi başıma bir şeyler yapmanın daha doğru olacağını düşünüyordum. Kendi kendime bir sürü denemeler, kayıtlar, miks ve masteringler yaptım. Pek çok cover kayıtları ve besteler yaptım. Uzunca bir süre neden daha önce tek başına kayıtlar yapmadığımı düşündüm. Hem tür olarak belli bir türe bağlı kalmıyordum hem de besteler üzerinde istediğim gibi düzeltmeler, oynamalar yapabiliyordum. Grup müziğine göre daha özgürdüm. Ama geçen 8 yıllık bu süre zarfında eksik olan ve yapamadığım bir şeyler vardı. Konser. İşte bu eksiklik beni tekrar grup müziği yapmaya sevk etti.

Taşmektep (2013 – … ) : İşte şimdi yeni bir macera başladı. Yeni besteler, yeni coverlar. Birdenbire içimde neredeyse on yıl önce bir yerlerde bıraktığım o heyecanı tekrar hissetmeye başladım.

Subscribe to Blog via Email

Enter your email address to subscribe to this blog and receive notifications of new posts by email.

Join 4,836 other subscribers

You must be logged in to post a comment Login